İyi ücretli daimi bir iş bulmak zordur.
- It is difficult to find a well paid permanent job.
Daimi barış, illüzyondan başka bir şey değildir.
- Permanent peace is nothing but an illusion.
Kalıcılık ekstra bir maliyettir.
- A permanent costs extra.
Lütfen bana kalıcı adresinizi verin.
- Please give me your permanent address.
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
- A permanent is extra.
Süreklilik ekstra bir maliyettir.
- A permanent is extra.
Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
- The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
Yeterince dayanıklı görünüyor.
- It seems durable enough.
Çatı katı dayanıklı ve su geçirmez.
- The rooftop is durable and watertight.
Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
- The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
Hala gençsin ama kalıcı olarak değil.
- You're still young, but not permanently.
Düşmanlıklar kalıcı olarak durdu.
- Hostilities permanently ceased.
Nothing in this world is truly permanent.
The countries are now locked in a permanent state of conflict.
This solution is then padded onto a textile fabric to obtain a 70 percent wet pick up and then air dried. The textile fabric can then be hot pressed to impart a permanent press to garments prepared therefrom.
... Permanent settlements begin. ...
... those kids, I think, should have a pathway to become a permanent resident of the United ...