peri̇şan

listen to the pronunciation of peri̇şan
Türkisch - Englisch

Definition von peri̇şan im Türkisch Englisch wörterbuch

perişan
{s} miserable

The economy was in miserable condition. - Ekonomi perişan durumdaydı.

Kate glanced at Chris and then ignored him, making him feel miserable. - Kate Chris'e baktı ve sonra onu görmezden geldi, bu onu perişan etti.

perişan
forlorn
perişan
confused
perişan
up the spout
perişan
scattered
perişan
seedy
perişan
dead end
perişan
deadbeat
perişan
run down
perişan
miserable, wretched; distraught; disordered, scattered
perişan
poor
perişan
scattered; in disarray
perişan
ruinous
perişan
desolate
perişan
down at heels
perişan
prostrate
perişan
shoestring
perişan
hangdog
perişan
distraught

Tom seems terribly distraught, doesn't he? - Tom son derece perişan görünüyor, değil mi?

Tom was looking somewhat distraught. - Tom biraz perişan görünüyordu.

perişan
down and out
perişan
very upset, perturbed, distraught, wretched, miserable
perişan
untidy; disheveled; unkempt
perişan
out at elbows
perişan
wretched
perişan etmek
drag down
perişan etmek
a) to perturb, to ruin b) to scatter
perişan etmek
scatter
perişan etmek
1. to make (someone) distraught, make (someone) wretched. 2. to scatter; to rout
perişan etmek
desolate
perişan etmek
prostrate
perişan etmek
bring to ruin
perişan görünmek
look a sight
perişan görünmek
be a sight
perişan halde
at a low ebb
perişan halde
under the harrow
perişan halde olmak
be in a sad pickle
perişan halde olmak
be in a sorry pickle
perişan hissetmek
feel miserable
perişan kılıklı
out at heels
perişan kılıklı
down the heels
perişan olmak
go down
perişan olmak
1. to become wretched or miserable. 2. to be scattered; to be routed
perişan olmak
a) to become miserable, to be wretched b) to be scattered
perişan olmuş
frayed at the edges
perişan
abject
perişan
disordered
perişan
wretch
perişan
spent
perişan
mangy
perişan
elbow
perişan
undone
perişan
dishevel
perişan
starveling
üstü başı perişan
in rags
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Bozuk, tertibsiz, düzensiz
(Osmanlı Dönemi) Kederli, hüzünlü, kaygılı
(Osmanlı Dönemi) f. Dağınık, karışık
perişan
(Osmanlı Dönemi) dağınık, karışık, bozuk, kederli; fakir
perişan
Acınacak durumda olan, zavallı: "Omuzlarındaki çamurlu tüfeklerin altında iki büklüm olmuş, yorgun ve perişan ağır ağır yürüyorlardı."- Ö. Seyfettin
perişan
Acınacak durumda olan, zavallı
perişan
Dağınık olma durumu, dağınık, düzensiz, karmakarışık
perişan
Dağınık, düzensiz, karmakarışık: "Ne kadar toplasan perişandır / Toplanır saçlarım dağılmak için."- C. Şehabettin
perişan etmek
Acınacak duruma getirmek
perişan etmek
Dağıtmak, düzenini bozmak
perişan olmak
Acınanacak duruma gelmek
perişan olmak
Dağılmak, düzeni bozulmak
Perişan
(Osmanlı Dönemi) PEJMÜRDE
peri̇şan
Favoriten