Onlar sık sık kendileriyle çelişiyorlar.
- They contradict themselves constantly.
Sana sık sık sigara içme,o şekilde sigara içme deniliyorsa, düşünmeye başla, belki sigara içmek toplum ahlakına ya da bir şeye yönelik tehdittir.
- When you are constantly told no smoking, no smoking like that, you start thinking, maybe smoking really is a threat to public morals or something.
İnsanlar kendilerini düşünemedikleri için onu sürekli başkalarını kopyalayan insanlar yaparlar.
- People who are constantly copying others do it because they can't think for themselves.
O, sürekli şikâyet ediyor.
- He is constantly complaining.
Annesi sürekli olarak bundan şikâyet ediyor.
- His mother is constantly complaining about it.
Amcam sürekli olarak ailesine başına bela olur.
- My uncle constantly causes his family trouble.
Daima kendi kendime lakırdı ederim.
- I constantly talk to myself.
a perennial stream.
His artwork has a perennial beauty.
The perennial existence of bodies corporate and their fortunes are things particularly suited to a man who has long views….
Change is a perennial theme in politics.