Tom, Fransa'da bir Çin lokantasında İngiliz borusu ile İspanyol halk melodisi çaldı.
- Tom played a Spanish folk tune on his English horn at a Chinese restaurant in France.
Halk müziğinden hoşlanırdım.
- I used to like folk music.
Afrika folklorü çok ilginçtir.
- African folklore is very interesting.
O, okullarda kullanım için bir Japon folklor antolojisi derledi.
- He compiled a Japanese folklore anthology for use in schools.
Benim millet bana onun hakkında hikayeler anlatırdı.
- My folks used to tell me stories about that.
Orada bekleyin, millet.
- Hang in there, folks.
Hollanda halk biliminde kabouterler yer altında yaşayan minik insanlardır.
- In Dutch folklore, kabouters are tiny people who live underground.
Bu insanlara bazı içecekler alın.
- Get these folks some drinks.
Halk müziğinden hoşlanırdım.
- I used to like folk music.
Halk müziğiyle çok ilgileniyorum.
- I'm very interested in folk music.