İngilizler becerikli bir millettirler.
- The English are a practical people.
Çinliler cana yakın bir millettir.
- The Chinese are a friendly people.
Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
- According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
Amerikalılar demokratik bir ulustur.
- The Americans are a democratic people.
Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir.
- Social networking sites are dangerous for people under 13.
Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür.
- Guns don't kill people. People kill people.
Perdeyi kapa! Caddenin karşısındaki evde yaşayan adam bir röntgenci.
- Close the curtains! The guy living in the house across the street is a Peeping Tom.
O, Şu anda bakıyorsun. Sen röntgenliyorsun Tom dedi kızgınlıkla.
- Just now, you were looking. You Peeping Tom,she said angrily.
Dünyanın her yerinde çok sayıda insanlar barış istiyorlar.
- A lot of people want peace all over the world.
Dünya aptal insanlarla dolu.
- The world is full of dumb people.
Kalabalık bir insan grubu toplandı.
- A large crowd of people gathered.
İnsanları işaret etmek kalabalıktır.
- It is rude to point at people.
Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır.
- Generosity is innate in some people.
Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu.
- Tom was looking for some people to help him move his piano.
Tom gözetleme deliğinden dikizledi.
- Tom peeked out the peephole.
Tom kapıyı açmadan önce gözetleme deliğinden baktı.
- Tom looked through the peephole before opening the door.
Tom gözetleme deliğinden dikizledi.
- Tom peeked out the peephole.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.
- I thought a bunch of people would go water skiing with us, but absolutely no one else showed up.
Sadece birkaç kişi beni anladı.
- Only a few people understood me.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.
Tom kapıdaki gözetleme deliğinden baktı.
- Tom looked through the peephole in the door.
Tom gözetleme deliğinden baktı.
- Tom looked through the peephole.
Hey my peeps, how are you doing?.
I don't want to hear a peep out of you!.