He drives a hard bargain.
- O sıkı pazarlık yapar.
The union bargained with the management.
- Sendika yönetimle pazarlık yaptı.
We can haggle over price later.
- Daha sonra fiyat üzerine pazarlık yapabiliriz.
There will be no bargaining on this issue.
- Bu konuda pazarlık olmayacak.
She's good at bargaining the price down.
- Pazarlıkta fiyatı kırmada iyidir.
Do you like haggling?
- Siz de pazarlık yapmayı sever misiniz?