pazarlık!

listen to the pronunciation of pazarlık!
Türkisch - Englisch
negotiable!
bargain

He drives a hard bargain. - O sıkı pazarlık yapar.

The union bargained with the management. - Sendika yönetimle pazarlık yaptı.

{i} haggle

We can haggle over price later. - Daha sonra fiyat üzerine pazarlık yapabiliriz.

(Hukuk) deal
bargaining

There will be no bargaining on this issue. - Bu konuda pazarlık olmayacak.

She's good at bargaining the price down. - Pazarlıkta fiyatı kırmada iyidir.

negotiation
haggling

Do you like haggling? - Siz de pazarlık yapmayı sever misiniz?

dicker
higgling
pennyworth
bargaining, bargain
horse trading
chaffer
Türkisch - Türkisch
Bir alışverişte tarafların kendileri için en elverişli fiyatı karşısındakine kabul ettirmek amacıyla yaptıkları görüşme
Bazı kolaylıklar elde etmek veya daha iyi bir çözüme varmak amacıyla yapılan görüşme
Özellikle pazar günleri giyilen şık, gösterişli giysi
Bir alışverişte tarafların kendileri için en elverişli fiyatı karşısındakine kabul ettirmek amacıyla yaptıkları görüşme. Özellikle pazar günleri giyilen şık, gösterişli giysi: "Yakından ise biraz acayip pazarlığını giymiş, fazla süslenmiş gibiydi."- S. F. Abasıyanık
pazarlık!
Favoriten