paylaşmak

listen to the pronunciation of paylaşmak
Türkisch - Englisch
share

Germany shares a border with France. - Almanya, Fransa ile bir sınır paylaşmaktadır.

Do you want to share my dessert with me? - Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?

to share

Do you want to share my dessert with me? - Tatlımı benimle paylaşmak ister misin?

He had to share the hotel room with a stranger. - Bir yabancı ile otel odasını paylaşmak zorunda kaldı.

divvy
share out
partake
whack up
go snacks
double up
go shares
split
participate of
divide
cast in
double up on
divvy up
pass

Fadil was making an effort to share Layla's passions. - Fadıl, Leyla'nın tutkularını paylaşmak için çaba harcıyordu.

pool
whack
başrolü paylaşmak
co-star
paylaşma
communion
paylaşma
division
paylaşma
(Ticaret) partition
paylaşma
share

Let's agree to share in the profits. - Karı paylaşmada anlaşalım.

Not all Americans shared Wilson's opinion. - Bütün Amerikalılar Wilson'un görüşünü paylaşmadı.

paylaş
{f} shared

The children shared a pizza after school. - Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.

She shared her piece of cake with me. - O, kek parçasını benimle paylaştı.

paylaş
divvy up
paylaş
{f} sharing

What happened to the girl you were sharing the bedroom with? - Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?

I'm sharing my flat with my brother. - Apartman dairemi erkek kardeşimle paylaşıyorum.

paylaş
{f} share

Personal life of Larry Ewing was shared in a website. - Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.

The children shared a pizza after school. - Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.

paylaşma
{i} sharing

I don't mind sharing the room with him. - Odayı onuna paylaşmanın benim için sakıncası yok.

I don't mind sharing my table. - Ben benim masamı paylaşmayı kafama takmam.

acısını paylaşmak
condole
acısını paylaşmak
to commiserate (with sb)
aynı evi paylaşmak
room together
aynı odayı paylaşmak
chum up with
derdini paylaşmak
to commiserate (with sb) (on/over sth)
duygularını paylaşmak
go out to
duygularını paylaşmak
feel with smb
duygularını paylaşmak
feel for smb
hayatını paylaşmak
consort
işleri paylaşmak
muck in
kederini paylaşmak
commiserate
kozlarını paylaşmak
to square accounts (with)
kozunu paylaşmak
(forcibly) to settle accounts with (someone)
kozunu paylaşmak
to settle accounts with
kârı paylaşmak
cut the melon
paylaşma
sharing (something)
yükü paylaşmak
(Hukuk) burden sharing
Türkisch - Türkisch
Aralarında bölüşmek, pay etmek, üleşmek: "Biz de bu yayınları onlarla paylaşmayı kabul ettik."- H. Taner
Katılmak
Aralarında bölüşmek, pay etmek, üleşmek
karı paylaşmak
kazanılan net parayı aranızda bölüşmek
paylaşma
Paylaşmak işi
paylaşmak
Favoriten