paylaşılan

listen to the pronunciation of paylaşılan
Türkisch - Englisch
shared

There are no common properties shared by all games. - Tüm oyunlar tarafından paylaşılan ortak özellikler yoktur.

There is a shared language. - Paylaşılan bir dil vardır.

Used by multiple entities or for multiple purposes or in multiple ways
Simple past tense and past participle of share
past of share
have in common; held or experienced in common; "two shared valence electrons forming a bond between adjacent nuclei"; "a shared interest in philately
{s} distributed, divided, apportioned (between two or more people, groups, etc.); jointly held (by two or more people, groups, etc.)
paylaşılan yiyecekler
Commons
paylaş
{f} shared

The children shared a pizza after school. - Çocuklar okuldan sonra bir pizzayı paylaştılar.

She shared her piece of cake with me. - O, kek parçasını benimle paylaştı.

paylaş
divvy up
paylaş
{f} sharing

Two male school pupils sharing an umbrella? That's quite a queer situation. - Bir şemsiyeyi paylaşan iki erkek okul öğrencisi? Bu oldukça nonoş bir durum.

What happened to the girl you were sharing the bedroom with? - Yatak odanı paylaştığın kıza ne oldu?

paylaş
{f} share

Dorenda really is a nice girl. She shares her cookies with me. - Dorenda gerçekten iyi bir kızdır, o kurabiyelerini benimle paylaşıyor.

I share the room with my sister. - Odayı kız kardeşimle paylaşıyorum.

paylaşılan
Favoriten