They have explosives.
- Onların patlayıcıları var.
The explosives were hidden in a trash bin.
- Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.
Tom planted some explosives near the middle of the bridge.
- Tom köprünün ortasına yakın üç patlayıcı bıraktı.
The explosives were hidden in a trash bin.
- Patlayıcılar bir çöp kutusunun içine saklanmıştı.
The time-bomb exploded with a loud noise.
- Bir saatli bomba bir gürültü ile patladı.
I'd explain it to you, but your brain would explode.
- Onu size açıklardım, ancak beyniniz patlardı.
The day before Thanksgiving, the supermarkets are full to bursting.
- Şükran Günü'nden bir önceki gün süpermarketler patlamaya hazır.
They could hear the sounds of shots and exploding shells.
- Atış seslerini ve patlayan kabuk seslerini duyabiliyorlardı.
They all burst out laughing.
- Onların hepsi gülmekten patladılar.
Our water pipes burst.
- Bizim su boruları patlamış.
Violence erupted all over the city because of the food shortages.
- Yiyecek yokluğundan dolayı şehrin her yerinde şiddet patlak verdi.
In 1918, revolts due to the price of rice erupted all around the country.
- 1918 yılında, pirinç fiyatından kaynaklanan ayaklanmalar tüm dünyada patlak verdi.
The time-bomb exploded with a loud noise.
- Bir saatli bomba bir gürültü ile patladı.
The bomb exploded with a blinding flash.
- Bomba kör edici bir parlamayla patladı.
The security team checked the car for explosives.
- Güvenlik ekibi arabada patlayıcı kontrolü yaptı.
Tom planted some explosives near the middle of the bridge.
- Tom köprünün ortasına yakın üç patlayıcı bıraktı.