There was a loud bang.
- Yüksek sesli bir patlama oldu.
Tom heard a loud bang.
- Tom yüksek sesle patlama duydu.
You don't need to flatter your boss.
- Patrona yağ çekmene gerek yok.
The rear tire of my bicycle is flat.
- Bisikletimin arka tekerleği patlak.
Tom saw a snake slither across the path.
- Tom bir yılanın patikadan kayışını gördü.
A fallen tree blocked the path.
- Düşmüş bir ağaç patikayı kapadı.
Tom handed the bowl of buttered popcorn to Mary.
- Tom Mary'ye tereyağlı patlamış mısır kasesini uzattı.
Have you ever eaten chocolate-covered popcorn?
- Hiç çikolata kaplı patlamış mısır yedin mi?
The demon lord finally lost conciousness and fell to the floor with a thud.
- İblis efendisi sonunda bilincini kaybetti ve pat diye yere düştü.
I put the shopping bag on the table with a thud.
- Alışveriş çantasını pat diye masaya koydum.
An asteroid exploded over Chelyabinsk in Russia.
- Bir asteroid, Rusya'daki Çelyabinsk üzerinde patladı.
I patted the cookie dough into shape.
Now might I do it pat.
He has the routine down pat.
To show affection, he decided he would pat the boy on the head.
The pat answer is that college students should consider graduate school as a way to delay a job search until things turn around, and that more high school students should go to college to improve their prospects. ''.
Omzuma hafifçe vurarak ona yardım ettiğim için bana teşekkür etti.
- Patting me on the shoulder, he thanked me for helping him.
Ben, birinin omzuma hafifçe vurduğunu hissettim.
- I felt somebody pat me on the shoulder.
Hasta dünkü durumuyla hemen hemen aynı.
- The patient is much the same as yesterday.
Hastaya hemen ilaç verin.
- Give medicine to the patient right away.
Omzuma hafifçe vurarak ona yardım ettiğim için bana teşekkür etti.
- Patting me on the shoulder, he thanked me for helping him.