patlamış

listen to the pronunciation of patlamış
Türkisch - Englisch
exploded

How could it have exploded? - Nasıl patlamış olabilir?

erupted
burst

Our water pipes burst. - Bizim su boruları patlamış.

patlamış mısır
popcorn

Tom handed the bowl of buttered popcorn to Mary. - Tom Mary'ye tereyağlı patlamış mısır kasesini uzattı.

Have you ever eaten chocolate-covered popcorn? - Hiç çikolata kaplı patlamış mısır yedin mi?

patla
explode

The time-bomb exploded with a loud noise. - Bir saatli bomba bir gürültü ile patladı.

I'd explain it to you, but your brain would explode. - Onu size açıklardım, ancak beyniniz patlardı.

patla
{f} bursting

The day before Thanksgiving, the supermarkets are full to bursting. - Şükran Günü'nden bir önceki gün süpermarketler patlamaya hazır.

patla
{f} exploding

They could hear the sounds of shots and exploding shells. - Atış seslerini ve patlayan kabuk seslerini duyabiliyorlardı.

patla
{f} burst

A mighty cheer burst from the crowd. - Kalabalıktan muazzam bir tezahürat patladı.

They all burst out laughing. - Onların hepsi gülmekten patladılar.

patla
fulminate
patla
{f} erupting
patla
erupt

Famine followed upon the eruption of the volcano. - Yanardağ patlamasını kıtlık izledi.

People suffered heavy losses in the eruptions. - İnsanlar patlamalarda ağır kayıplara maruz kaldılar.

patla
{f} exploded

The time bomb exploded with a loud noise. - Saatli bomba büyük bir gürültüyle patladı.

Tom was killed instantly when the bomb he was trying to defuse exploded. - Tom etkisiz hale getirmeye çalıştığı bomba patladığında anında öldü.

ödü patlamış
aghast
patlamış
Favoriten