Büyük bir deprem tarafından korkutuldu.
- She was scared by the big earthquake.
Gök gürültüsü çocukları korkuttu.
- The thunder scared the children.
O, korkmuş bir tavşan gibi koştu.
- He ran like a scared rabbit.
O kadar korkmuştu ki konuşamadı.
- She was so scared that she couldn't speak.