Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.
- The train was so crowded that I had to keep standing all the way.
Tren o kadar kalabalıktı ki Osaka'ya giden bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda bırakıldık.
- The train was so crowded that we were obliged to stand all the way to Osaka.
Herkes harika dansçının etrafına toplandı.
- Everyone crowded around the fantastic dancer.
Kalabalık caddede sıradan bir toplantı yaptık.
- We had a casual meeting on the crowded street.
Cadde insanlarla doluydu.
- The street was crowded with people.
Cadde arabalarla doluydu.
- The street was crowded with cars.