Tren o kadar kalabalıktı ki ben bütün yol boyunca ayakta durmak zorunda kaldım.
- The train was so crowded that I had to keep standing all the way.
Otobüs çok kalabalıktı.
- The bus was very crowded.
İnsanlar yaralı adamın etrafına toplandılar fakat doktor olay yerine yaklaştığında ona yol verdiler.
- The people crowded round the injured man, but they made way for the doctor when he reached the scene of the accident.
Kalabalık caddede sıradan bir toplantı yaptık.
- We had a casual meeting on the crowded street.
Cadde insanlarla doluydu.
- The street was crowded with people.
Hangi otoyola karar verirsen ver, arabalarla ve kamyonlarla dolu olacaktır.
- Whichever highway you decide on, it will be crowded with cars and trucks.