Onun sözleri onu kızdırdı.
- Her words angered him.
Tom'u kızdırmamalıydık.
- We should not have angered Tom.
Onun eylemleri büyük ölçüde Meksikalı liderleri kızdırdı.
- His actions greatly angered Mexican leaders.
Onun sözleri onu kızdırdı.
- Her words angered him.