passionate; affectionate, caring

listen to the pronunciation of passionate; affectionate, caring
Englisch - Türkisch

Definition von passionate; affectionate, caring im Englisch Türkisch wörterbuch

loving
{s} sevgi gösteren
loving
{f} sev

Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır. - There is more pleasure in loving than in being loved.

Sevgi dolu yaşlı bir çifti izlemek keyifli. - It is pleasant to watch a loving old couple.

loving
sevgi dolu

Tom sevgi dolu bir evde büyüdü. - Tom grew up in a loving home.

Sevgi dolu bir ailem var. - I have a loving family.

loving
aşk dolu
loving
seven

Seven bir kalp, tüm bilginin başlangıcıdır. - A loving heart is the beginning of all knowledge.

Tom'un seven ebeveynleri vardı. - Tom had loving parents.

loving
sevgi ifade eden
loving
loving efkat
loving
iyilik
loving
{s} şefkâtli

Tom sevgi dolu ve şefkatli bir beyefendi. - Tom is a loving and caring gentleman.

Böylesine şefkatli bir aileye sahip olduğun için şanslısın. - You are fortunate to have such loving parents.

loving
lovingly sevgilovingnesssevgi tavrı
loving
{s} sevecen, müşfik
loving
merhamet
loving
müşfik
loving
loviny cup iki kulplu büyük içki kâsesi
loving
lütuf
loving
mükafat olarak verilen kâse
Englisch - Englisch
{s} loving
passionate; affectionate, caring
Favoriten