Tom hurt himself on a rusty nail.
- Tom paslı çiviyle kendini yaraladı.
Tom hacked Mary's leg off with a rusty machete.
- Tom paslı bir pala ile Mary'nin bacağını kesti.
My math is a little rusty.
- Benim matematik biraz paslanmış.
The ladder was covered with dust and rust.
- Merdiven toz ve pas ile kaplıydı.
If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
- Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
When you travel abroad, you usually need a passport.
- Yurt dışına seyahat edersen, genellikle bir pasaporta ihtiyacın vardır