Tom Mary'nin sorununu bir ölçüde anlayabilir.
- Tom can understand Mary's problem to some extent.
Bir ölçüde söylediklerine katılıyorum.
- I agree with what you say to some extent.
Söylenti bir dereceye kadar doğru.
- The rumor is true to some extent.
Bir dereceye kadar ona güvenirim.
- I trust him to some extent.
I agree with you to an extent.
Bir yere kadar bu problemi anlayabilirim.
- I can understand this problem to some extent.
Bir yere kadar seninle aynı fikirdeyim.
- I agree with you to some extent.