Yaklaşık bir saat önce Tom aradı.
- Tom called about half an hour ago.
Senin evinin ve benimkinin arasında orta noktada buluşalım.
- Let's meet halfway between your house and mine.
Saat altı buçukta döneceğim.
- I'll return at half past six.
İş yapılır yapılmaz, genellikle beş buçuk civarında, akşam yemeği yemek için eve gelirim.
- Once the work is done, usually around half past five, I come home to have dinner.
Yarım bardak bira içerek yemeğine başladı.
- He began his meal by drinking half a glass of ale.
İşini yarıda bırakma.
- Don't leave your work half done.
Yarım saat koşmaya devam etti.
- He run on for half an hour.
Lütfen yarım saat bekle.
- Please wait half an hour.
Emekli olduktan sonra geliri yarı yarıya azaldı.
- His income was diminished by half after retirement.
Tom'un dans etmeye başlayacağını yarı yarıya umuyordum.
- I half expected Tom to start dancing.
Tom sadece kısmen şaka yapıyordu.
- Tom was only half joking.
Bu araba, motor silindirlerinin yarısını devre dışı bırakabilir.
- This car can deactivate half of its engine's cylinders.