Today is our day to shine.
- Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
The stars shone in the sky.
- Yıldızlar gökyüzünde parladı.
The sun shone brightly.
- Güneş parlak bir şekilde parladı.
There's no way to polish a hedgehog.
- Bir kirpiyi parlatmanın yolu yok.
Tom asked me to polish his shoes.
- Tom ayakkabılarını parlatmamı istedi.
The light shines in the darkness.
- Işık karanlıkta parlar.
Susan shined her father's shoes.
- Susan babasının ayakkabılarını parlattı.
Her eyes sparkled like diamonds.
- Onun gözleri elmas gibi parladı.
Mary's eyes sparkled like diamonds.
- Mary'nin gözleri elmas gibi parladı.
That actress is the shining star in the company.
- O aktris şirketteki parlayan yıldızdır.
We saw the first star shining in the sky.
- Biz gökyüzünde parlayan ilk yıldızı gördük.
Today is our day to shine.
- Bugün parlatmak için bizim günümüzdür.
The logs flamed brightly.
- Kütükler parlak şekilde alev alev yandı.