parken

listen to the pronunciation of parken
Deutsch - Türkisch
{'parkın} park yapmak
park etmek
park yapmak
parken verboten
park yapılmaz
Englisch - Türkisch

Definition von parken im Englisch Türkisch wörterbuch

parking
{i} otopark

Çalınan araç otoparkta bulundu. - The stolen car was found in the parking lot.

Ben yasadışı otopark için 20 dolar para cezasına çarptırıldım. - I was fined 20 dollars for illegal parking.

parking
park yapma

Park yapmak bir kâbustur. - Parking is a nightmare.

Saat ondan sonra bu plazada park yapmak yasaktır. - Parking in this plaza after ten o’clock is prohibited.

parking
park edecek yer/park etme
parking
koy/bırak/park et
parking
{i} park yeri

Tom bir park yeri bulamadı. - Tom couldn't find a parking place.

Tom arabasını park yerinden çıkardı. - Tom backed his car out of the parking space.

parking
{i} park

İstasyonun önünde büyük bir park yeri vardır. - There is a large parking lot in front of the station.

Tom arabasını bir metro park garajında parketti. - Tom parked his car in an underground parking garage.

Niederländisch - Deutsch
parkt