Dışarıdaki gürültü sinirime dokunduğu için canım çalışmak istemedi.
- I didn't feel like studying because the noise outside was getting on my nerves.
Teste çalışmak için evde kaldın mı?
- Did you stay home to study for the test?
Babam bir garajı bir çalışma odasına dönüştürdü.
- My father converted a garage into a study.
Çalışma odasında bir sürü kitap var.
- There are plenty of books in his study.
Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
- Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
Çok çalışmalısın ve çok şey öğrenmelisin.
- You must study hard and learn many things.
Bir portre yapmaya hazırlanırken, arkadaşlarım konuyu yakından incelemek için bir sürü fotoğraf çeker.
- In preparation for painting a portrait, my friend takes many photographs in order to study the subject closely.
Yıldızları incelemek için bir gözlemevi yaptı.
- He built an observatory to study the stars.
Çalışma yapmak için çok yorgunum.
- I'm too tired to do study.
Çince öğrenmek çok zor gibi görünse de, düşündüğünüz kadar zor değil.
- Although it seems very difficult to study Chinese, it's not as hard as you think.
O, müzik öğrenmek için İtalya'ya gitti.
- He went to Italy in order to study music.