parçalayan

listen to the pronunciation of parçalayan
Türkisch - Englisch
disintegrator
breaking up
rending
parçala
break apart

They did not break apart easily. - Onlar kolaylıkla parçalamadı.

parçala
break down
parçala
disjoint
parçala
{f} tatting
parçala
{f} fragmented

The fruit must be finely fragmented, before it can go into the press. - Meyve prese girmeden önce güzel parçalanmış olmalıdır.

It looks like your hard disk is fragmented. - Sabit disk parçalanmış gibi görünüyor.

parçala
tear to pieces
parçala
{f} tattered
parçala
{f} tatter
parçala
dismember

Sami dismembered the body. - Sami cesedi parçaladı.

Sami's body was found dismembered. - Sami'nin cesedi parçalanmış olarak bulundu.

parçala
tear down
parçala
{f} shred

He tossed the paper into a shredder. - Kağıdı parçalayıcıya attı.

Sami was torn to shreds by a cougar. - Sami bir puma tarafından parçalara ayrıldı.

parçala
{f} fragment

Fragments of the mirror were scattered on the floor. - Ayna parçaları zemin üzerinde dağıldı.

It looks like your hard disk is fragmented. - Sabit disk parçalanmış gibi görünüyor.

parçala
break#down
parçala
sliver
parçala
tear#down
parçala
disjointed
parçalayan
Favoriten