Did he have his trousers pressed?
- O pantolonunu ütületti mi?
He put on clean trousers.
- O, temiz pantolon giydi.
Tom couldn't fit into the pants he wore last summer.
- Tom geçen yaz giydiği pantolonlara sığamadı.
While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
- Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
While doing the wash she found a condom in the back pocket of her son's pants.
- Çamaşır yıkarken oğlunun pantolonunun arka cebinde bir prezervatif buldu.
Tom couldn't fit into the pants he wore last summer.
- Tom geçen yaz giydiği pantolonlara sığamadı.
Did he have his trousers pressed?
- O pantolonunu ütületti mi?
These trousers need pressing.
- Bu pantolonların ütülenmeye ihtiyacı var.
Did he have his trousers pressed?
- O pantolonunu ütületti mi?
He put on clean trousers.
- O, temiz pantolon giydi.
His slacks are all wrinkled.
- Onun pantolonlarının hepsi kırışık.
When I last saw him, he was wearing a blue shirt and white slacks.
- Onu son gördüğümde, o mavi bir gömlek ve beyaz pantolon giyiyordu.
Tom is wearing braces.
- Tom pantolon askısı takıyor.
The orthodontist told him he'd need braces for at least two years.
- Ortodontist ona en az iki yıl süreyle pantolon askısına ihtiyacı olacağını söyledi.
I can not find my pants.
- Pantalonumu bulamıyorum.
Tom often wears corduroys.
- Tom sık sık fitilli kadife pantolon giyer.
She usually wears jeans.
- O genellikle kot pantolon giyer.
Jeans go with everything.
- Kot pantolonlar her şeyle gider.