Tom'un yüzünde üzgün bir ifade vardı.
- Tom had a pained look on his face.
Biz onların kalbini kırmak istemiyorduk.
- We didn't mean to hurt them.
Biz onun kalbini kırmak istemiyorduk.
- We didn't mean to hurt him.
Çıplak gözle zor görülebilecek bir tahta kıymığı, Tom'un parmağında çok sancılı bir enfeksiyona neden oldu.
- A splinter of wood, barely visible to the naked eye, caused a very painful infection in one of Tom's fingers.
Her otuz dakikada doğum sancım var.
- I have labor pains every thirty minutes.
Vücudumun her tarafında ağrılarım ve sızılarım var.
- I have aches and pains all over my body.
Midemde ara sıra olan ağrılar var.
- I have occasional pains in the stomach.
Bugün boynum ağrıyor.
- Today I have neck pain.
Bu acıya dayanamıyorum.
- I can't stand this pain.
Bu acıya dayanamıyorum.
- I cannot bear this pain.
Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.
- Cézanne knew how to paint nature in a new way.
O yaralı! Ambulans çağır!
- He's hurt! Call an ambulance!
Tom'un yaralı olduğunu anlıyorum.
- I understand that Tom is hurt.
Tom ızdırap verici ağrı içindeydi.
- Tom has been in excruciating pain.
Sen ızdırap içinde gibi görünüyorsun.
- You seem to be in pain.
Kimse acı çekmek istemez.
- Nobody wants to be in pain.
Tom'un kalbini kırmak istemediğini biliyorum.
- I know you don't want to hurt Tom.
Biz onların kalbini kırmak istemiyorduk.
- We didn't mean to hurt them.
Tom bir baş belasıdır.
- Tom is a real pain in the neck.
Sen bir baş belasısın.
- You're a pain in the neck.
Yara atletin büyük acı çekmesine sebep oldu.
- The injury caused the athlete great pain.
Tom Mary'nin acı çektiğini hissetti.
- Tom sensed that Mary was in pain.
Emeksiz kazanç olmaz.
- No gains without pains.
Çok eziyetli. Onu durdurun!
- It's so painful. Stop it!
O gerçekten zahmetli görünüyor.
- That looks really painful.
O, bana yardım etme zahmetinde bulunmadı.
- He spared no pains to help me.
Your mother is a right pain.
I had to stop running when I started getting pains in my feet.
The wound pained him.
The pain of departure was difficult to bear.
It pains me to say that I must let you go.