We were going to play cards, but nobody brought a pack.
The horses carried the packs across the plain.
a pack of thieves or knaves.
The ship had to sail round the pack of ice.
the play, or the audience, packs the theater.
The doctor gave Kelly some sulfa pills and packed his arm in hot-water bags.
pack a boy off to school.
pack someone's arm with ice.
pack fish in a box.
pack a jury or a causes.
to pack a horse.
Eşyaları paketlemek çok uzun sürdü.
- It took me ages to pack up my stuff.
Paketlemek için cumartesi günü bana yardım edebilir misin?
- Could you give a me hand packing on Saturday?
Tek bir pakette hem bir telefon hem de bir internet erişimi alın!
- Get both a phone and internet access in a single package!
Tom şirketin sunduğu erken emeklilik paketini aldı.
- Tom took the early retirement package the company offered.
Bu ambalajı kaldırmak zordur.
- This packaging is hard to remove.
Talimatlar ambalaj üzerindedir.
- The instructions are on the package.
Kurtlar sürüler halinde dolaşırlar.
- Wolves travel in packs.
Kurtlar sürüyle gezer ama kartallar yalnız uçar.
- Wolves travel in packs, but eagles fly alone.
O, atın yükünü iple bağladı.
- He fastened the horse's pack with a rope.
Tom hala çantasını toplamak zorunda.
- Tom still has to pack his suitcase.
Yolculuk için eşyalarımı toplamak zorundayım.
- I've got to pack for the trip.
Tom sırt çantasına bazı gerekli şeyleri doldurdu.
- Tom packed some essentials into his knapsack.
Tom sırt çantasını toplamaya başladı.
- Tom started packing his backpack.
Kutusunda paketleyin.
- Pack them in the box.
Şu paketleri bir yere koyuver.
- Just put those packages anywhere.