oyunlar

listen to the pronunciation of oyunlar
Türkisch - Englisch
games

They want to participate in the Olympic Games. - Onlar Olimpiyat Oyunları'na katılmak istiyorlar.

I love watching soccer games. - Futbol oyunlarını izlemeyi severim.

(1 ) Of children (Zech 8: 5; Matt 11: 16) The Jewish youth were also apparently instructed in the use of the bow and the sling (Judg 20: 16; 1 Chr 12: 2)
plural of game
Bible Quiz Battleship Breakout Connect4 Concentration Simon Sez TicTacToe
now held once in four years, the first having been at Athens in 1896
Reference Archives More Home
Sites devoted to the world and culture of computer gaming This includes gaming news, gaming magazines, gaming resources and direct online gaming be it individual, multi-player, violent, and non-violent games
Built-in games (Hangman, etc)
Graphics Home/Hobby Internet Miscellaneous
Many portals offer Java-based or similar games, like chess, checkers, poker, etc They're fairly rudimentary, but if you are a die-hard checkers fan, you'll love this feature Play against a friend or a total stranger from Iceland
GameBoy Gamecube PC Playstation2 Xbox
structured learning activities that involve rules for playing, winning and ending the activity There is usually an element of competition involved
Phones which have a number of games installed in their software
(illustrated)
{i} athletic competitions
Click here for FULL listing of games
A modified revival of the ancient Olympian games, consisting of international athletic games, races, etc
Interactive Instruments
2003 Canada Winter Games Bathurst-Campbellton
oyun
{i} game

These games are listed under the adult category. - Bu oyunlar yetişkin kategorisi altında listelenmiş.

Football is an old game. - Futbol eski bir oyundur.

oyun
play

The playground is divided into three areas by white lines. - Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.

Resident Evil 4 is one of the best games I have ever played. - Resident Evil 4 şu ana kadar oynadığım en iyi oyunlardan biridir.

oyun
performance

Has the performance started yet? - Oyun henüz başladı mı?

The game's outcome hangs on his performance. - Oyunun sonucu onun performansına bağlı.

oyun
{i} act

I don't think he's a great actor. - Ben onun büyük bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum.

Her acting is on the level of a professional. - Onun oyunculuğu profesyonel düzeydedir.

oyun
hoax

I believe it's all a hoax. - Bunun hepsinin bir oyun olduğuna inanıyorum.

oyun
stage play
oyun
trick

I trained the dog to do tricks. - Oyun yapması için köpeği eğittim.

It is no use trying to play a trick on me. - Bana oyun oynamaya çalışmanızın faydası yok.

oyun
acting

Jane has been acting in movies since she was eleven. - Jane on bir yaşından beri filmlerde oyunculuk yapıyor.

His acting left nothing to be desired. - Onun oyunculuğu mükemmeldi.

oyun
canard
oyun
{i} playing

Whenever you visit him, you will find him playing video games. - Onu her ziyaret edişinizde, onu video oyunları oynarken bulacaksınız.

Just then, the workers in the park brought over some small playing cards. - Tam o sırada parktaki işçiler bazı küçük oyun kartları getirdiler.

elektronik oyunlar
electronic games
oyun
pretense
oyun
piece

Climbing that mountain was a piece of cake. - O dağa tırmanmak çok oyuncağıydı.

oyun
representment
oyun
wiles
oyun
jeu (fr)
oyun
presentation
oyun
intrigue
oyun
dalliances
oyun
sham
oyun
spectacle
oyun
representation
oyun
sell

That toy is selling like hot cakes. - O oyuncak çok satılıyor.

The toy seller was very friendly. - Oyuncak satıcısı çok samimiydi.

oyun
prank

Stop playing pranks on me! - Bana oyun oynamayı kes!

oyun
ruse
oyun
artifice
oyun
show

I'll show you how this game is played. - Bu oyunun nasıl oynandığını sana göstereceğim.

The Comédie Française is the theater that shows Molière's plays. - Comédie Française, Molière'in oyunlarını gösteren tiyatrodur.

oyun
dodge
Oyun
gameplay
oyun
playgrounds
oyun
gamers
oyun
diversion
OYUN
(Askeri) gaming
amatör oyunlar
theatricals
amatörlerin sahnelediği oyunlar
theatricals
oyun
device
oyun
wheeze
oyun
sport
oyun
presentment
oyun
dance, folk dance
oyun
play, theatrical presentation
oyun
dance

He knows many folk dances. - O birçok halk oyunu biliyor.

oyun
trick, ruse
oyun
frolic
oyun
game; play, performance; drama; dance; trick, ruse, game, hoax, prank
oyun
wrestling a movement designed to throw one's opponent off guard
oyun
gull
oyun
stratsgem
oyun
pelota
oyun
rounders
oyun
chouse
oyun
double

I enjoy playing doubles with Tom. - Tom'la teniste çiftli oyun oynamaktan hoşlanıyorum.

oyun
gouge
oyun
flimflam
oyun
ludo
oyun
practice

Tom hurt his left knee during practice, so John had to play the game in his place. - Tom uygulama sırasında sol dizini incitti, bu yüzden John oyunu yerinde oynamak zorunda kaldı.

oyun
cheat
oyun
gambol
oyun
stratagem
oyun
dalliance
politik oyunlar
politics
seyirci çekici oyunlar
hokum
Türkisch - Türkisch

Definition von oyunlar im Türkisch Türkisch wörterbuch

Oyun
(Osmanlı Dönemi) DÜABE
Oyun
baziçe
Oyun
(Osmanlı Dönemi) LAG
Oyun
lub
Oyun
(Osmanlı Dönemi) DEYDENUN
Oyun
(Osmanlı Dönemi) ŞEMA'
oyun
Şaşkınlık uyandırıcı hüner
oyun
Teniste taraflardan birinin dört sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç
oyun
Hasmını yenmek için yapılan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket
oyun
Kumar
oyun
Taraflardan birinin dört sayı kazanmasıyla elde edilen sonuç
oyun
Hile, düzen, desise, entrika
oyun
Tiyatro veya sinemada sanatçının rolünü yorumlama biçimi
oyun
Sahne veya mikrofonda oynamak için hazırlanmış eser, temsil, piyes
oyun
Güreşte rakibini yenmek için yapılan türlü biçimlerde şaşırtıcı hareket
oyun
Hile, düzen, desise, entrika: "Atatürk hiçbir zaman onların oyununa kanmış değildir."- H. Taner
oyun
Eski Türkler'de şaman, baksı, kam, ozan gibi adlar verilen büyücü-şairler için kullanılan bir başka sözcük
oyun
Vakit geçirmeye yarayan, belli kuralları olan eğlence
oyun
Kumar: "Bazıları oyun başından kalkar kalkmaz her şeyi unuturlar."- P. Safa. Şaşkınlık uyandırıcı hüner
oyun
Bedence ve kafaca yetenekleri geliştirmek amacıyla yapılan, çevikliğe dayanan her türlü yarışma
oyun
Müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü: "Büyük annem yeni dansları eski kabakçı Arapların oyunu kadar bile güzel bulmuyor."- H. E. Adıvar
oyun
Müzik eşliğinde yapılan hareketlerin bütünü
oyun
Oğuz Atay'ın yarattığı, yazınsal karakterlerin genel davranış biçimi
oyunlar
Favoriten