O bütün fakir insanların bacalarını düşürür ve çorapları taşmasına doldurur.
- He tumbles down all the poor people's chimneys, and fills up the stockings to overflowing.
Bu nehir bazen çözülme sonrası taşar.
- This river sometimes overflows after the thaw.
O tam olarak coşku nedeniyle taşan biri değildi.
- He wasn't exactly overflowing with enthusiasm.
Calculating 255+1 will overflow an eight-bit byte.