Zayıflıklarının üstesinden gelmek zor değil.
- It isn't hard to overcome your weaknesses.
Zorlukların üstesinden gelmek zorundasın.
- You have to overcome the difficulties.
Birçok zorluğun üstesinden gelmek zorundayız.
- We have to overcome many difficulties.
İlk engelin üstesinden gelmeyi başardık.
- We have managed to overcome the first obstacle.
Utangaçlığımı atlatmaya çalıştım, ama boşuna.
- I have tried to overcome my shyness, but to no avail.
Peter doktor olmayı başarmadan önce birçok zorluğun üstesinden geldi.
- Peter overcame a lot of difficulties before succeeding as a doctor.
Öncüleri bir takım engellerin üstesinden geldiler.
- The pioneers overcame a set of obstacles.
Dünya vatandaşı olarak, kültürel engellerin üstesinden gelmenin yollarını biliyorum.
- As a citizen of the world, I know ways of overcoming cultural barriers.
Günlük egzersiz, obezitenin üstesinden gelmek için etkilidir.
- Daily exercise is effective in overcoming obesity.
thenne he sente for the quene and sone she was come, and she maade grete Joye of the ouercomynge of that bataille.
By and by fumes of brandy began to fill the air, and climb to where I lay, overcoming the mouldy smell of decayed wood and the dampness of the green walls.
... that it was good code. This is a problem that you can only overcome by having the unambiguous ...
... challenges to overcome. ...