Bazı aylar otuz çeker, diğerleri otuz bir.
- Some months have thirty days, others thirty one.
Bazıları İngilizcede iyiler,ve diğerleri matematikte iyiler.
- Some are good at English, and others are good at mathematics.
Bazıları İngilizcede iyiler,ve diğerleri matematikte iyiler.
- Some are good at English, and others are good at mathematics.
Diğerleri hakkında kötü şeyler söyleme.
- Don't say bad things about others.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Al birini vur ötekine!
- One's as bad as the other.
Acele et. Öbür türlü öğle yemeğine geç kalacağız.
- Hurry up. Otherwise, we'll be late to lunch.
Öbür düğmeye basmayı dene.
- Try pushing the other button.
Birini ben aldım, diğer elmaları ise küçük kız kardeşime verdim.
- I took one, and gave the other apples to my little sister.
Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.
- 80% of all English words come from other languages.
Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
- They are talking loudly when they know they are disturbing others.
Başkalarıyla konuşurken, kollarınız çaprazlama bağlı şekilde onu yapıyorsunuz.
- When you talk to others, you're doing it with your arms crossed.
Onun iki kedisi var. Biri beyaz ve diğeri siyah.
- She has two cats. One is white and the other one is black.
Bir el diğerini yıkar.
- One hand washes the other.
Başkasının senin yerine düşünmesini bekleme!
- Don't expect others to think for you!
Top şimdi başkasında.
- Now the shoe is on the other foot.
Benim okul, diğerleri arasında, Uygur, Han, Kazak, Hui, Moğol, Kırgız, Xibo, Tacik ve Özbek etnik kökenlere sahiptir.
- My school has Uighur, Han, Kazakh, Hui, Mongol, Kirghiz, Xibo, Tajik, and Uzbek ethnicities, among others.
O, geçen gün yeni bir ev satın aldı.
- She bought a new house the other day.
O, geçen gün konuştuğumuz çocuktur.
- He is the boy of whom we spoke the other day.
Tom'tan başka kimsenin onu yaptığını hiç görmedim.
- I've never seen anyone other than Tom do that.
Bu gün başka sıradan bir gün gibi başladı.
- This day started like any other ordinary day.
Başkalarına iyilik etmek değerli bir harekettir; başkalarını incitmek bir günahtır.
- To do good to others is a meritorious act; to hurt others is a sin.
Bundan başka boyutlarda var mı?
- Do you have this in other sizes?
Bundan başka herhangi bir şey yapma.
- Don't do anything other than this.
Bir sonraki Noelde üç yıldır birbirimizi tanıyor olacağız.
- We'll have known each other for three years next Christmas.
Ben onun iyi bir kitap olduğunu düşünmüştüm fakat Jim başka türlü düşündü.
- I thought it was a good book, but Jim thought otherwise.
Tom'u başka türlü ikna etmeye çalıştım.
- I tried to convince Tom otherwise.
I kept two special jars and threw away all the others.
I treat others like I treat myself.
Other people would do it differently.
I get paid every other week.
Other than that, I'm fine.
And if that I had nat had my prevy thoughtis to returne to youre love agayne as I do, I had sene as grete mysteryes as ever saw my sonne Sir Galahad other Percivale, other Sir Bors.
I'm afraid little Robbie does not always play well with others.
He turned around and walked the other way.
I was ill, otherwise I would have attended the meeting.
- I was ill, otherwise I would've attended the meeting.
Be sure to clear the lint trap before you run the dryer. Otherwise, you might start a fire.
- Be sure to clean the lint filter before you run the dryer. Otherwise, you might start a fire.
... didn't have to lay off teachers and firefighters and others, ...
... online, not only what you publish but also what others ...