Tom threatened to expose the whole thing.
- Tom her şeyi ortaya çıkarmakla tehdit etti.
You must expose the impostors.
- Sen sahtekarları ortaya çıkarmalısın.
I threatened to reveal his secret.
- Onun sırrını ortaya çıkarmakla tehdit ettim.
Tom threatened to expose the whole thing.
- Tom her şeyi ortaya çıkarmakla tehdit etti.
Dan resolved to write a lengthy article to expose Linda's illegal deals.
- Dan Linda'nın yasa dışı işlerini ortaya çıkarmak için uzun bir makale yazmaya karar verdi.
Poverty does more to bring out the worst in people and conceal the best than anything else in the world.
- Yoksulluk insanlardaki en kötüyü ortaya çıkarmak ve en iyiyi gizlemek için dünyadaki başka her şeyden daha fazlasını yapar.