The bus stopped suddenly in the middle of the street.
- Otobüs caddenin ortasında aniden durdu.
I fell asleep in the middle of the lecture.
- Konferansın ortasında uyuya kaldık.
He fainted in the midst of his speech.
- Konuşmasının ortasında bayıldı.
America is in the midst of a drug overdose epidemic.
- Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında.
We ran out of gas in the middle of the intersection.
- Kavşağın ortasında gazımız bitti.
The other day I ran out of gas in the middle of a busy Interstate.
- Geçen gün yoğun bir eyaletler arası yolun ortasında benzinim bitti.
They are amid the city noises.
- Şehir gürültüsünün ortasındalar.
He fainted in the midst of his speech.
- Konuşmasının ortasında bayıldı.
America is in the midst of a drug overdose epidemic.
- Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında.
The station is the middle of the city.
- Istasyon şehrin ortasında.
He fainted in the midst of his speech.
- Konuşmasının ortasında bayıldı.
Austria is a parliamentary republic in central Europe and consists of nine federal states.
- Avusturya, Orta Avrupa'da parlamenter bir cumhuriyettir ve dokuz federal eyaletten oluşur.
He's back from his travels in Central Asia.
- Orta Asya'daki seyahatlerinden döndü.
I like my steak cooked medium rare.
- Bifteğimi orta pişmiş severim.
Television is obsolete as a medium in any case.
- Televizyon ortam olarak her halükarda modası geçmiş.
Tom doesn't have a mean bone in his body.
- Tom bedeninde ortalama bir kemiğe sahip değil.
This does not mean that they have nothing in common with other peoples.
- Bu, onların diğer insanlarla ortak bir şeyi olmadığı anlamına gelmez.
This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages.
- Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.
That place is in the middle of nowhere.
- O yer hiçbir yerin ortasında değildir.
Since the mid-20th century, the number of hutongs in Beijing has dropped dramatically as they are demolished to make way for new roads and buildings.
- 20. yüzyılın ortalarından beri Pekin'de su kuyusu sayısı önemli ölçüde düşmüş ve yeni yol ve binalar için bir yol yapmak için yıkılmışlardır.
Don't speak in the middle of a lesson.
- Dersin ortasında konuşma.
I always drive at a moderate speed.
- Ben her zaman orta hızda araba sürerim.
Moderate exercise in the evening helps induce sleep.
- Akşamları orta derecede egzersiz uyumaya yardım eder.
We sat in the center of the room.
- Odanın ortasına oturduk.
You hit the center of the target.
- Hedefin ortasından vurdun.
America is in the midst of a drug overdose epidemic.
- Amerika aşırı dozda bir ilaç salgınının ortasında.
The dark night of the soul is death in the midst of life.
- Ruhun karanlık gecesi hayatın ortasındaki ölümdür.
I like my steak medium.
- Bifteğimi orta büyüklükte severim.
I like my steak cooked medium rare.
- Bifteğimi orta pişmiş severim.
These tire tracks were made by a mid-size vehicle.
- Bu lastik izleri orta boy bir araç tarafından yapıldı.
She married again in her mid-forties.
- Kırklı yaşların ortalarında tekrar evlendi.
He's just a normal junior high school student, not particularly intelligent.
- O sadece normal bir ortaokul öğrencisidir, özellikle akıllı değildir.
His normal position is third baseman.
- Onun normal pozisyonu üçüncü orta saha oyuncusu.
She reads on average three or four books a week.
- O, haftada ortalama üç ya da dört kitap okur.
He will get an average mark at best.
- En iyi halde ortalama bir not alacak.
Intermediate and advanced language courses are given in the language being learned.
- Orta ve ileri dil kursları öğretilen dilde verilir.
She can't put together three words in Spanish, and she claims she's intermediate.
- İspanyolca üç kelimeyi bir araya getiremiyor, ve orta düzey olduğunu iddia ediyor.
What makes you think the Middle East is more important than Mesoamerica, for instance?
- Örneğin Orta Doğu'nun Orta Amerika'dan daha önemli olduğunu sana düşündürten şey ne?
The earliest civilizations arose in Mesopotamia.
- En eski uygarlıklar Mezopotamya'da ortaya çıktı.
In 1873 he moved to Warsaw with his whole family, and from that time taught German at the Veterinary Institute and at a secondary school.
- 1873 yılında bütün ailesiyle birlikte Varşova'ya taşındı ve o zamandan sonra Veteriner Enstitüsü ve bir ortaokulda Almanca dersi verdi.
He attended only secondary school.
- O sadece ortaokula devam etti.