The channel has low signal-to-noise ratio.
- Kanal düşük sinyal-gürültü oranına sahip.
The screen has an aspect ratio of 4:3.
- Ekran, 4:3 en-boy oranına sahip.
The crime rate is decreasing in Canada.
- Kanada'da suç oranı düşüyor.
At what rate did the illness spread?
- Hastalık ne oranda yayıldı.
The media blew the whole thing out of proportion.
- Medya her şeyi orantısız olarak açığa vurdu.
The force of gravity between two objects is proportional to the product of the two masses, and inversely proportional to the square of the distance between their centers of mass.
- İki nesne arasındaki çekim kuvveti iki kütlenin ürünü ile orantılıdır ve onların kütle merkezleri arasındaki mesafeyle ters orantılıdır.
As a measure to prevent another period of inflation, our government has jacked up interest rates.
- Enflasyonun başka dönemini önlemek için bir önlem olarak, bizim hükümet faiz oranlarını yükseltti.
You can use a psychrometer to measure relative humidity.
- Nispi nem oranını ölçmek için, bir psikrometre kullanabilirsiniz.
The animal cell has a greater percentage of proteins than the plant cell.
- Hayvan hücresi, bitki hücresinden daha büyük bir protein oranına sahiptir.
The percentage of carbohydrates in animal cells is approximately 6 percent.
- Hayvan hücrelerindeki karbonhidrat oranı yaklaşık yüzde altıdır.
Cürüm nispeti mütemadiyen fazlalaşıyor.
- Suç oranı sürekli olarak artıyor.