Tom'un zıt bir sorunu var.
- Tom has the opposite problem.
Kuzey güneyden zıt yöndedir.
- North is the opposite direction from south.
Benim görüşüm sizinkinin tam tersi.
- My opinion is exactly the opposite of yours.
Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.
- Waking up is the opposite of going to sleep.
Aksi yöne gitmen gerekir.
- You should go in the opposite direction.
Zengin olmak, yoksul olmanın karşıtıdır.
- Becoming rich is the opposite of becoming poor.
İnsanlar sevilmek, nesneler ise kullanılmak için yaratılmıştı. Dünya kaos içinde, çünkü her şey karşıt.
- People were created to be loved, things were created to be used. The world is in chaos, because everything is opposite.
Onun evi otobüs durağının tam karşısında.
- Her house is just opposite the bus stop.
Kimin evi seninkinin karşısında?
- Whose house is opposite to yours?
Sami karşı yönden geliyordu.
- Sami was coming in the opposite direction.
Benim görüşüm karşı yönde.
- My opinion is the opposite.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Onların evi otobüs durağının tam karşısında.
- Their house is just opposite the bus stop.
Karşıda altı katlı bir bina var.
- Opposite there is a six-story building.
He has a lot of success with the opposite sex.
I was on my seat and she stood opposite.
She saw him walking on the opposite side of the road.
Up is the opposite of down.