İktidar partisi bozulmuş fakat muhalefet biraz daha iyi.
- The party in power is corrupt, but the opposition is little better.
Ordu küçük muhalefetle karşı karşıya geldi.
- The army faced little opposition.
Kuzey güneyden zıt yöndedir.
- North is the opposite direction from south.
Onlar zıt yönlere gittiler.
- They went in opposite directions.
Yanlışlıkla ters yöne giden bir trene bindim.
- By mistake I boarded a train going in the opposite direction.
Uyanmak yatmaya gitmenin tam tersidir.
- Waking up is the opposite of going to sleep.
Aksi yöne gitmen gerekir.
- You should go in the opposite direction.
İkiz olmalarına karşın onların karşıt kişilikleri vardı.
- Although they were twins, they were of opposite personalities.
Zengin olmak, yoksul olmanın karşıtıdır.
- Becoming rich is the opposite of becoming poor.
Kimin evi seninkinin karşısında?
- Whose house is opposite to yours?
Onun evi otobüs durağının tam karşısında.
- Her house is just opposite the bus stop.
Sami karşı yönden geliyordu.
- Sami was coming in the opposite direction.
Benim görüşüm karşı yönde.
- My opinion is the opposite.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Tom Mary'nin karşısına oturdu.
- Tom sat opposite Mary.
Bizim evin karşısındaki evde yaşarlar.
- They live in the house opposite to ours.
Karşıda altı katlı bir bina var.
- Opposite there is a six-story building.
He has a lot of success with the opposite sex.
I was on my seat and she stood opposite.
She saw him walking on the opposite side of the road.
Up is the opposite of down.