Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
Kırmızı yeşilin aksine bir tehlike işaretidir.
- Red, as opposed to green, is a sign of danger.
Onun söylediğine karşıyım.
- I'm opposed to what he said.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
Düşmana karşı koymak onların kahramanlığıydı.
- It was heroic of them to oppose the enemy.
Üzgünüm, ama bu projeye karşıyım.
- I'm sorry, but I am opposed to this project.
Irksal ayrımcılığa karşı çıktı.
- He's opposed to racial discrimination.
Biz onun yeni bir yol yapma planına karşı çıktık.
- We opposed his plan to build a new road.
Bu konuda hükümete karşı çıkıyoruz.
- We oppose the government on this matter.
... journalism will have more celebrity in it as opposed to ...
... But how do we know that's the bigger issue as opposed to it's ...