O,müzeyi ziyaret etme fırsatından yararlandı.
- He took advantage of the opportunity to visit the museum.
O, fırsatı iyi kullandı.
- He made good use of the opportunity.
Bazı değişiklikler yapma şansımız var.
- We have the opportunity to make some changes.
Sami şans aramak için Kanada'ya gitti.
- Sami went to Canada, looking for opportunity.
... So that's another opportunity for me. ...
... They now become the operative opportunity for detecting that ...