O, fırsatlarını iyi kullanır.
- He makes the most of his opportunities.
Bu civardaki çocukların yüzmek için çok fırsatları yok.
- Children around here don't have many opportunities to swim.
Japonya'da istihdam imkanları kadınlar için erkekler için olduğundan önemli ölçüde düşüktür.
- In Japan, employment opportunities are significantly lower for women than they are for men.
İnsanın imkânları yalnızca hayal gücü ile sınırlıdır.
- The opportunities of man are limited only by his imagination.
O, fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi.
- He made the best of the opportunity.
Yeteneğini göstermek için bu az bulunur fırsatı en iyi şekilde kullanmalısın.
- You should make the most of this rare opportunity to demonstrate your talent.
Bu dünyada hiçbir güvenlik yoktur; sadece şans vardır.
- There is no security on this earth; there is only opportunity.
Bazı değişiklikler yapma şansımız var.
- We have the opportunity to make some changes.
... companies opportunities to benefit if they locate their operations here. In the Recovery ...
... opportunities that we have. ...