Herkesin kendi kanaatleri olabilir, ama kendi gerçekleri değil.
- Everyone is entitled to his own opinions, but not his own facts.
Onun haklı olduğu kanaatindeyim.
- I am of the opinion that she is right.
Onun düşüncesi genellikle doğrudur.
- His opinion is generally correct.
Onunla ilgili iyi bir düşüncem vardı.
- I had a good opinion of her.
Personel toplantıda samimi bir görüş alışverişinde bulunmuştur.
- The staff exchanged frank opinions in the meeting.
Onun görüşü önyargısızdır.
- His opinion is free from prejudice.
Kamu oyu dengesi kendi lehine kalır.
- The balance of public opinion remains in his favor.
Kamuoyu değişmeye başladı.
- Public opinion began to change.
İki lider arasında şiddetli bir fikir çatışması vardı.
- There was a violent clash of opinions between the two leaders.
O ne saçma bir fikir!
- What a ridiculous opinion that is!
Fikrimi destekleyecek birkaç tane kanıtım var.
- I have a couple of pieces of evidence to support my opinion.
Üstelik, Kartaca'nın öldürülmesi kanısındayım.
- Moreover, I am of the opinion that Carthage must be destroyed.
O, tarafsız ve ön yargısız olmanın şovunu yapar fakat sanırım o sadece kendi fikri olmayan bir adam.
- He puts on a show of being impartial and unbiased, but I think he's just a guy with no opinion of his own.
Bir erkeği düşmanlarının düşünceleriyle yargılama.
- Don't judge a man by the opinions of his enemies.
Fikri farklı olan biriyle evlendiğin için inançlarından vazgeçmemelisin.
- You shouldn't give up your beliefs just because you married someone whose opinion is different.
He was a stout, squat figure, with a square face and broad black eyebrows, that announced him to be opinionative and disputatious.
Truth, in matters of religion, is simply the opinion that has survived. - Oscar Wilde.