onur

listen to the pronunciation of onur
Türkisch - Englisch
honor

There is honor among thieves. - Hırsızlar arasında onur vardır.

The more danger, the more honor. - Ne kadar tehlike, o kadar onur.

honour

To what do I owe the unexpected honour of finding you here in my house? - Sizi evimde burada bulmanın beklenmedik onurunu neye borçluyum?

You must avoid misbehaving in order to be a honourable person. - Onurlu bir insan olmak için edepsizlik etmekten kaçınmalısın.

amour-propre
self-worth
selfesteem
(Felsefe) dignity

The prisoner of war bore himself with great dignity. - Savaş tutuklusu kendini büyük bir onurla taşıdı.

There's nothing any of us can do for Tom now except let him die with dignity. - Onuruyla ölmesine izin vermek dışında, Tom için artık yapabileceğimiz hiçbir şey yok.

(isim) Honor; self-respect, dignity
honour, honor; pride, self-respect
honour [Brit.]
self-respect, self-esteem, pride
honor, distinction
self esteem
pride
amour propre
self respect
face
self-respect
kudos
amourpropre
credit
honorary
to honour
of honor
to honor
of honour
be honoured
self_esteem
amour
onur kırıcı
derogatory
onur duymak
to feel honored
onur kırıcı
humiliating
onur listesi
hall of fame
onur duydum
i am honored
onur duymak
feel honored
onur kurulu
discipline committee
onur kırıcı
indignity
onur kırıcı
infradig
onur listesi
honor list
onur meselesi
matter of honour
onur meselesi
point of honour
onur vermek
honour
onur nişanı vermek
honor
onur belgesi
honor certificate
onur kazanmak
To honor
onur kurulu
honor council
onur kırmak
honor to break
Onur nişanı
Honors
Onur nişanı
Honours [Brit.]
onur duyarım
i would be honored
onur duyarım
i'd be honored
onur duyulacak başarı
(Argo) a feather in someone's cap
onur göstermek
(deyim) hold in high honour
onur konuğu
guest of honor

Then the guest of honor opens them and expresses his or her appreciation. - Sonra onur konuğu onları açar ve şükranlarını ifade eder.

onur kurulu discipline committee
(of a society)
onur kırma
slight
onur kırıcı
infra dig
onur kırıcı bir şekilde
discreditably
onur kırıcı bir şekilde
caustically
onur kırıcı bir şeye zorlanmak
eat crow
onur kırıcı davranışa katlanmak
run the gauntlet of smth
onur kırıcı kovulma
dishonorable discharge
onur lekeleyici davranış
(deyim) a blot on one's escutcheon
onur lekeleyici davranış
(deyim) a blot on escutcheon
onur madalyası
medal of honor
onur meselesi
religion
onur meselesi
matter of honour, point of honour
onur meselesi yaparak
(Konuşma Dili) in honour bound
onur nişanı
(fransa) Legion of Honor
onur nişanı almış kimse
(fransa) legionnaire
onur nişanı vermek
honour [Brit.]
onur sözü
(Konuşma Dili) word of honour
onur verici
honourary
onur vermek
1. to honor (someone) with one's presence. 2. to make (someone) feel proud
onur vermek
reflect credit upon smb
onur vermek
grace
onur vermek
to honour, to honor
onur yeri
the place of honor
onur öğrencisi
(Eğitim) honor student
onur üyesi
honorary member
onur kırıcı
{s} insulting
onur kırıcı
{s} degrading

Many rap songs are degrading to women. - Birçok rap şarkıları kadınlar için onur kırıcı.

onur kırıcı
libellous
onur konuğu
guest of honour
Avrupa Onur Senatosu
(Hukuk) European honour senate
onur kırıcı
{s} dishonourable
onur kırıcı
{s} caustic
onur kırıcı
{s} injurious
onur kırıcı
{s} discreditable
Türkisch - Türkisch
İnsanın kendine karşı duyduğu saygı, şeref, öz saygı, haysiyet, izzetinefis
Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar: "Çokbilmiş görünmek, onuruna toz kondurmak istemez."- T. Buğra
Kişinin kendine karşı duyduğu saygı
insanın kendine karşı duyduğu saygı
Başkalarının gösterdiği saygının dayandığı kişisel değer, şeref, itibar
onur belgesi
Şeref belgesi
onur kurulu
Bir kuruluş veya derneğin üyeleri arasında çıkan onur davalarını gören veya bu kuruluş veya derneğin ilkelerine aykırı davranan üyelerin bu davranışlarını inceleyip karara bağlayan kurul, haysiyet divanı
onur üyesi
Bir kuruluş veya derneğe kişiliği ile onur katacağı düşünülerek seçilen kimse
Onur kurulu
haysiyet divanı
onur
Favoriten