Şirket onu bir danışman olarak işe aldı.
- The company engaged him as an advisor.
Yarın 9.00'da akademik danışmanımı aramamı hatırlatabilir misin?
- Could you remind me to call my academic advisor at 9:00 p.m. tomorrow?
Her öğrencinin bir danışmanı var.
- Each student has an adviser.
Matematik Tom'un okuldaki en zayıf dersiydi ama bu onun finansal danışman olmasını engelleyemedi.
- Maths was Tom's weakest subject at school, but this didn't stop him getting a job as a financial adviser.