one who carries an errand, for another

listen to the pronunciation of one who carries an errand, for another
Englisch - Türkisch

Definition von one who carries an errand, for another im Englisch Türkisch wörterbuch

messenger
ulak
messenger
haber götüren kimse
messenger
(Denizbilim) mesenjer
messenger
müstahdem
messenger
elçi

Ben sadece bir elçiyim. - I'm just a messenger.

Hey, beni suçlama. Ben sadece elçiyim. - Hey, don't blame me. I'm just the messenger.

messenger
(Denizbilim) el incesi
messenger
{i} haberci

Merkür tanrıların habercisiydi. - Mercury was the messenger of the gods.

Bir haberci mektubu Beyaz Saray'a götürdü. - A messenger took the letter to the White House.

messenger
{i} kurye

Kendim gitmek yerine bir kurye gönderdim. - Instead of going myself, I sent a messenger.

messenger
(Askeri) HABERCİ: Bir haberi, bir yerden başka bir yere götüren şahıs
Englisch - Englisch
{n} messenger
one who carries
{i} toter
one who carries an errand, for another
Favoriten