Bir kerede iki yerde olamazsın.
- You can't be two places at once.
Bir keresinde babanla karşılaştım.
- I met your father once.
Birdenbire, tiz bir çığlık duydum.
- All at once, I heard a shrill cry.
Her şey birdenbire oldu.
- Everything happened all at once.
Bu işlerin hepsini bir defada yapmaya çalışma.
- Don't try to do all these things at once.
En azından ayda bir defa anne babana yazmayı unutmamalısın.
- You must not forget to write to your parents at least once a month.
Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım.
- I once met him when I was a student.
Bütün bu dünyevi bilgelik bir zamanlar herhangi bir bilge adamın sevimsiz sapıklığıydı.
- All this worldly wisdom was once the unamiable heresy of some wise man.
Sana eskiden hiç söz etmedim.
- I never mentioned you once.
Sarhoş olur olmaz terbiyesini takınmaz.
- He doesn't behave himself once he's drunk.
Emekli olur olmaz insanlar seni nadiren görmeye gelirler.
- People rarely come to see you once you are retired.