Ben her iki kitabı okumadım.
- I haven't read either book.
O her iki eliyle yazabilir.
- He can write with either hand.
Ebeveynlerinden hiçbirine benzemez.
- He doesn't resemble either of his parents.
Şapkaların hiçbirinden hoşlanmıyorum.
- I don't like either hat.
O, sporların düşkünü değildir, ben de değilim.
- He is not fond of sports, and I am not either.
Bu benim değil. Benim de değil.
- This isn't mine. It's not mine either.
İkisinden biri gitmeli.
- Either of the two must go.
Bunların ikisinden birine sahip olabilirsiniz, fakat ikisine birden değil.
- You can have either of these, but not both.
Ray, Gary'nin hikayesini desteklemek istiyordu fakat polisler onların ikisininde gerçeği söylediklerine ikna olmamışlardı.
- Ray was willing to corroborate Gary's story, but the police were still unconvinced that either of them were telling the truth.
Her iki yol da seni istasyona götürecektir.
- Either way will lead you to the station.
Ben, onlardan herhangi birini sevmiyorum.
- I don't like either of them.
Bardaklardan herhangi birini alabilirsin.
- You may take either of the glasses.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?