Cidden benimle yarışmak istiyor musun?
- Do you seriously want to race me?
Sadece dört at yarışta yarıştı.
- Only four horses competed in the race.
Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.
- I am training hard so that I may win the race.
İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.
- Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
Atom bombaları insan ırkı için bir tehlikedir.
- Atomic bombs are a danger to the human race.
İşverenler ırkları, dinleri, etnik kökenleri, deri renkleri, cinsiyetleri, yaşları, medeni durumları, engellilikleri ya da cinsel yönelimleri nedeniyle işçileri işe almayı reddemezler.
- Employers cannot refuse to hire workers because of their race, religion, ethnic origin, skin colour, sex, age, marital status, disability or sexual orientation.
O dürbünüyle at yarışı izledi.
- He watched the horse race with his binoculars.
Bu bir at yarışı gibi.
- It's like a horse race.
O, kayak yarışlarında mücadele ediyor.
- He competes in ski races.