O, adeta, sudan çıkmış balık gibi.
- He is, so to speak, a fish out of water.
Tabiri câizse bu konuksever bir cümle.
- And that's a welcoming sentence, so to speak.
Everest Dağı, tabiri caizse, dünyanın çatısıdır.
- Mount Everest is, so to speak, the roof of the world.