Bu onun yapabileceği tek şey. Başka bir şey yapamaz.
- This is the one and only thing he can do. He can't do anything else.
Tom tek ve sadece tek bir tanrı olduğunu iddia eder.
- Tom claims one and only one god exists.
Oğlumun yediği bir çeşit ve tek tatlı çikolatalı pastadır.
- The one and only dessert my son eats is chocolate cake.
Tom tek olmadığından dolayı sinirli.
- Tom's pissed off because he's not the one and only.