Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Bu iyi bir kitaptır ama şu daha iyidir.
- This is a good book, but that one is better.
Tek yazılması gereken iki kelimeyi, iki ayrı kelime olarak yazmak Norveç'te büyük bir problemdir.
- Writing two separate words when it should be written as one is a big problem in Norway.
Eski tekerlekleri yenisiyle değiştir.
- Replace the old tires with new ones.
Birini tanıyorum da ötekini değil.
- I know one of them but not the other.
Dünya'nın Ay'dan görüntüsü, 20. yüzyılın ikonik resimlerinden birisidir.
- The view of the Earth from the Moon is one of the iconic images of the 20th century.
Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
- Poor is not the one who has too little, but the one who wants too much.
Bir kırmızı araba ve bir beyaz olanı gördüm.Kırmızı olan beyaz olandan daha hoş görünüyordu.
- I saw a red car and a white one. The red one was nicer looking than the white one.
Birisi kötü kelimeler söylememeli.
- One should not say bad words.
Birisi o birahanede fazla müzik dinlemez.
- One won’t hear much music in that pub.
Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- No one wants to listen to my opinions.
Hiç kimse keyfi olarak mal ve mülkünden mahrum edilemez.
- No one shall be arbitrarily deprived of his property.
Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
- There were two people in it, one of her girl students and a young man.
O, dünyanın en büyük bilim adamlarından biri olarak kabul edilir.
- He's considered to be one of the greatest scientists in the world.
İnsanlar birbirlerine karşı dürüst olmalı.
- People should be honest with one another.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
Pasaportumu kaybettim. Yeni bir tane almak zorunda kalacağım.
- I lost my passport. I'll have to get a new one.
Ben bir araba istiyorum, ama bir tane satın almak için hiç param yok.
- I want a car, but I have no money to buy one.
Biz bu konuda hepimiz aynı fikirdeyiz.
- We are all one on that point.
Onun için sadece siz değil aynı zamanda ben de sorumluyum.
- You are not the only one responsible for it, I am too.
Tom kütüphanenin önündeki boş alanlardan birine parketti.
- Tom parked in one of the empty spaces in front of the library.
Kendi çocuklarından birine sahip olmak yerine bir çocuk evlat edinmeye karar verdiler.
- They decided to adopt a child rather than having one of their own.
Onların her biri o filmi izlemeye gitti.
- Every one of them went to see that movie.
Her birimiz elinden geleni yapmalı.
- Each one of us should do his best.
Küçük kız kardeşim ve ben çok fazla kovalamaca oynardık. Birbirimizi kovalardık ve kovalayan kişi kovalanana dokunmaya çalışır ve ona Sen ebesin! diye seslenirdi.
- My little sister and I used to play tag a lot. We would chase each other, and the one chasing would try to tag the one being chased and yell: You're it!
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for a man, one giant leap for mankind.
Bizden herhangi biri onu yapabilirdi.
- Any one of us could do it.
Hoşlandığın herhangi birini ye.
- Eat whichever one you like.
Eski olanlarının yanı sıra çağdaş Farsça şiirler batı dünyasında bilinmemektedir.
- Contemporary Persian poems haven’t been known in west world as well as ancient ones.
Japon flütleri çoğunlukla bambu kamışından yapılır, fakat son zamanlarda bazı ağaç olanları ortaya çıkmıştır.
- Most Shakuhachi are made from bamboo, but recently some wooden ones have appeared.
He is one hell of a guy.
He is the one man who can help you.
One person, one vote.
B: y d0nt u just g0 away l0zer!!1!!one!!one!!eleven!!1!.
One day the prince set forth to kill the dragon that had brought terror to his father’s kingdom for centuries.
Body and soul are not separate; they are one.
With fresh material, taxonomic conclusions are leavened by recognition that the material examined reflects the site it occupied; a herbarium packet gives one only a small fraction of the data desirable for sound conclusions. Herbarium material does not, indeed, allow one to extrapolate safely: what you see is what you get.
The town records from 1843 showed the overnight incarceration of one “A. Lincoln”.
The two types look very different, but are one species.
We are one on the importance of learning.
My aunt used to say, One day is just like the other..
I want the green one.
Here is the one I want to buy.
... is one of the possibilities. ...
... so than one level on rock and roll that'd ...