one's colleagues or employees

listen to the pronunciation of one's colleagues or employees
Englisch - Türkisch

Definition von one's colleagues or employees im Englisch Türkisch wörterbuch

people
millet

Tokyo'da her çeşit millet yaşar. - All sorts of people live in Tokyo.

Almanlar tutumlu bir millettir. - Germans are a frugal people.

people
ulus

Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır. - This is what they have in common with other peoples.

Amerikalılar demokratik bir ulustur. - The Americans are a democratic people.

people
insanlar

Seyahat, insanları bilgili yapar. - Traveling makes people knowledgeable.

Silahlar insanları öldürmez. İnsanlar insanları öldürür. - Guns don't kill people. People kill people.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker. - Some people in the world suffer from hunger.

Dünyada üç tip insan vardır: sayı sayabilenler, ve sayamayanlar. - There are three different types of people in the world: those who can count, and those who can't.

people
beşer
people
kalabalık

Kalabalık bir insan grubu toplandı. - A large crowd of people gathered.

İnsanları işaret etmek kalabalıktır. - It is rude to point at people.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Tom ünlü kişilerin taklitlerini yapar. - Tom does impersonations of famous people.

Cömertlik bazı kişilerde doğuştandır. - Generosity is innate in some people.

people
ümmet
people
kimse

Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez. - No one knows exactly how many people considered themselves hippies.

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız. - We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.

people
kişi

Ailemde dört kişi var. - There are four people in my family.

Sadece birkaç kişi beni anladı. - Only a few people understood me.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
Englisch - Englisch
people

Can I have one of my people get back to your people, Mr. President? She tried to slam the phone back into the base and failed.

one's colleagues or employees

    Türkische aussprache

    wʌnz käligz ır employiz

    Aussprache

    /ˈwənz ˈkälēgz ər emˈploiēz/ /ˈwʌnz ˈkɑːliːɡz ɜr ɛmˈplɔɪiːz/
Favoriten