one's ancestors or family; kindred; relations; as, my people were english

listen to the pronunciation of one's ancestors or family; kindred; relations; as, my people were english
Englisch - Türkisch

Definition von one's ancestors or family; kindred; relations; as, my people were english im Englisch Türkisch wörterbuch

people
millet

Çinliler cana yakın bir millettir. - The Chinese are a friendly people.

Almanlar tutumlu bir millettir. - Germans are a frugal people.

people
ulus

Amerikalılar demokratik bir ulustur. - The Americans are a democratic people.

Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur. - Jews are a people chosen by God.

people
insanlar

Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir. - Social networking sites are dangerous for people under 13.

Seyahat, insanları bilgili yapar. - Traveling makes people knowledgeable.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünya aptal insanlarla dolu. - The world is full of dumb people.

Dünyada birçok insan açtır. - Many people in the world are hungry.

people
beşer
people
kalabalık

Yarış, bir milyona yakın bir kalabalık tarafından izlendi. - The race was watched by a crowd of nearly a quarter of a million people.

Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı. - A crowd of people gathered around the speaker.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür. - His novels are popular among young people.

Romatoid artrit belirtileri olan kişiler, ne yedikleri konusunda çok dikkatli olmalılar. - People with rheumatoid arthritis symptoms should be careful about what they eat.

people
ümmet
people
kimse

Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi. - No one is sure how many people died.

Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez. - No one knows exactly how many people considered themselves hippies.

people
kişi

Ailemde dört kişi var. - There are four people in my family.

Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi. - Only a few people showed up on time.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
Englisch - Englisch
people
one's ancestors or family; kindred; relations; as, my people were english

    Silbentrennung

    one's ancestors or family; kindred; relations; as, my peo·ple were Eng·lish

    Aussprache

Favoriten