İngilizler becerikli bir millettirler.
- The English are a practical people.
Çinliler cana yakın bir millettir.
- The Chinese are a friendly people.
Bu onların diğer uluslarla ortak neye sahip olduklarıdır.
- This is what they have in common with other peoples.
Bir ankete göre, insanların beşte üçü uluslararası konulara ilgisiz.
- According to a survey, three in five people today are indifferent to foreign affairs.
Kasabada veya kasabanın yakınında bir veya iki büyük fabrika kurulduysa, insanlar iş bulmaya gider, ve yakında bir endüstriyel alan büyümeye başlar.
- After one or two large factories have been built in or near a town, people come to find work, and soon an industrial area begins to develop.
ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir.
- According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.
Dünyada üç tip insan vardır: sayı sayabilenler, ve sayamayanlar.
- There are three different types of people in the world: those who can count, and those who can't.
Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker.
- Some people in the world suffer from hunger.
Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı.
- A crowd of people gathered around the speaker.
Yarış, bir milyona yakın bir kalabalık tarafından izlendi.
- The race was watched by a crowd of nearly a quarter of a million people.
Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür.
- His novels are popular among young people.
Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu.
- Tom was looking for some people to help him move his piano.
Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.
- We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.
Hiç kimse kaç kişi öldüğünden emin değildi.
- No one is sure how many people died.
Yüz elli kişi maraton yarışına girdi.
- One hundred and fifty people entered the marathon race.
Konserde çok fazla kişi vardı.
- There were too many people at the concert.